17 Aralık 2008 Çarşamba

10.Çin usulü işkence...

Hem deli değil hem kararlı !

Ünlü İspanyol yazarı Miguel de Cervantes’in kahramanı Don Kişot’un benim davamla ne ilgisi olabilir ki?
Benzerliklere ve farklılıklara bir bakalım:
Adı: Don Kişot- yaşlı ............................................MB adı: Emekli Öğretmen - yaşlı
Atı: Rosinante-yaşlı .............................................Arabam: Renault 1987 model-yaşlı
Uşağı: Sancho Pansa ............................................Benim uşağım: yok
Ekip: zayıf ama ruhen güçlü ................................Ekip: zayıf ama ruhen güçlü
Uğruna savaş verdiği büyük aşkı: Dulsinya .....Uğruna savaş verdiği büyük aşkı: Adalet.
Savaştığı taraf: Yel değirmenleri ........................Savaştığı taraf: Milli Eğitim yetkilileri
............................(sistemin çarkları) .................................................(sistemin çarkları)
Uzun yıllar savaştı ................................................Uzun yıllardır hala savaşıyor
Savaşmakta kararlı ..............................................Savaşmakta kararlı
Sözde deli ...............................................................Deli değil (deli raporu yok)
Davanın adı: “Dulsinya için savaş” ......................Davanın adı: ”Adalet için savaş”


Sevgili M.Refik Barlas’ın yorumunda belirttiği gibi:
“Herkes Don Kişot’luk yapsın”
“…ki yel değirmenleri rahat dönemesin!”

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=144126

Pek anlayamadık diyenleri duyar gibi oldum.
Pek anlatamadım galiba….siz ne dersiniz sevgili zelinartug hanım

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=147596

Bir şeyi anlamak için biraz istek, biraz okumak, biraz derinleşmek, biraz da canlandırmak gerekir.

"Geldim, gördüm ve haydi bana eyvallah" demekle anlamak biraz zor olur…

Karşılaştırmayı kendimi kahraman olarak görmenizi istemedim. Verdiğim mücadele hakkında şu adresteki yazılarımı okumanız yeterli olacaktır.

http://blog.milliyet.com.tr/Arsiv.aspx?UyeNo=1618732&GrupNo=8261

Biliyorum,
Bazı şeyleri anlatmakta zordur anlamakta zordur…
Önemli olan zoru başarmak değilmidir?
Üç sene önce benim görev yerim değiştirildi.
Üç senedir: Neden benim görev yerim değiştirildi? sorusuna cevap arıyorum.
Bu işlemin keyfi, kasıtlı ve Yasalara aykırı olduğunu kanıtlamama rağmen, beklediğim cevabı hiçbir merciden alamadım hala…
Hepsi bu…Savaş olarak bahsettiğim şey de bu…
Kendimi Don Kişot’la benzetmemin sebebi de bu…
Hem trajik hem komik değil mi???
Katile “katil” diyemiyorum artık. Neden mi?
Adaleti kendisinin vermek zorunda bırakılmıştır belki diye düşünmeye başladım.
Yaşadıkları adaletsizlikler, insanların düşüncelerini ve insani değerlerini değiştirebiliyor maalesef.
Bunun dikkate nazara alınmasında fayda var…

http://www.ataturktoday.com/

09.Çin usulü işkence...

Neden köstek olundu?
09.02.2007 tarihinde, önceki Okuluma 1990 senesinde tayinimi yapan ve mutlaka adaletli inceleme sonucu, hakikatleri ortaya çıkaracağına inandığım Bakanlığa müracaatta bulunmuştum.

11.09.2007 tarihinde aldığım cevabi yazıda deniyor ki: “İnceleme yapılmasına gerek duyulmadığı;”- yani, sen ne istersen iste, hiç önemli değil. Biz pire için yorganı yakamayız anlamında bir cevap?! (7 ay sonra )

11.11.2007 tarihinde, bu sefer “Bakan’a özel” şikayette bulundum.
İnceleme/Soruşturma açılmasına açıldı da, mağdur olarak benimle yüz yüze konuşabilecek muhatabım olmadı.

14.02.2008 tarihinde, üç ay sonra aldığım “Kişiye Özel” yazıda deniyor ki: “Bakanlık Müfettişince yapılan inceleme sonucu düzenlenen ilgi (b) raporda; adı geçen hakkındaki iddiaların doğruluk kazanmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir." İmza Bakan a. Genel Müdür Yardımcısı V.
Neye göre bu kanaate varıldığını öğrenmek için:

16.09.2008 tarihinde, 4982 Sayılı Bilgi Edine Hakkı Kanunu gereği Bakana özel müracaatta bulundum:

Sayın Doç. Dr. ………..
……………… Bakanı

İLGİLİ: 1. 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu;
2. Aynı Kanunun Uygulamasına İlişkin Yönetmelik;
3. Genelge 2005/43
4. T.C. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun: No: 2008/ 1633 Kararı

KONU: 22.01.2008 tarihli 8863/4.3 Sayılı İnceleme/Soruşturma Raporu

Talebim: Soruşturmanın ana muhatabı olarak, AV md. 36 ya göre davaya konu edilebilecek sonuçlanmış raporun talep edilmesi, hak arama hürriyetime dayandığından 22.01.2008 tarihli 8863/ 4.3 Sayılı İnceleme/Soruşturma Raporunun ekleriyle birlikte tamamının fotokopileri tarafıma gönderilmesi için izninizi talep ediyorum. 16.09.2008

Dilekçemin tamamı: ÖNCEKİ YAZIMDA

25.09.2008 tarihinde aldığım cevapta deniyor ki: “…belgeli raporun 4982 Sayılı Bilgi Edinme Kanununun 19,21 ve 25. maddeleri gereğince tarafınıza gönderilmesi mümkün değildir.” Deyip son noktayı koyduklarını zannediyorlar…
Yazıda zikredilen maddeler, devlet sırrı olan belgeler için geçerlidir. Ben ne istihbaratta çalıştım, ne de yüksek mevkide çalıştım?! Sıradan bir Emekli Öğretmen hakkında ne tür gizli belgeler olabilir ki?!
Kendileri (devleti temsil edemeyenler), pireyi deve yaparak, yapılan hatalar zincirine sürekli büyük hatalar ekleyerek, durumu çıkmaz hale getirdiler ve şimdide gizlilik bahanesi uydurarak ucuz kurtulmak istiyorlar. Böylelikle hatalar zincirine büyük bir hata halkası eklemiş oldular.


Benim ısrarım sonucu görevlendirilen Bakanlık Müfettişi oynanan oyunların farkına varmasına vardı da…
Ne yapacağını bilemedi herhalde ?!.
Görüşmelerimizde, bana söyledikleriyle hazırladığı rapordaki teklifler(daha önce aldığım ilk ve son sayfalardan) birbirini tutmuyor.
Raporda neler yazıldığını çizildiğini görmem, benim yasal hakkım olduğu bilinmesine rağmen gizlilik bahanesiyle talebim reddedildi.
Bakanlık bürokratları (Devlet memurları), Bakanlık benim hasmım olmadığını biliyorlardır da böyle rahat bir şekilde ret cevabı verebiliyorlar.
Benim hasmım Valilik. Haksız yere yer değiştirme Kararnamesini çıkaran ve imzalayan Vali adına İl MEM müdür yardımcısıdır.
Önüne Milli Eğitim yazamadığım Bakanlık böyle yapıyorsa başkalarına ne kalmış?
Koskoca Bakanlık yasaları hiçe sayıyorsa, sıradan vatandaş yasalara uysa ne yazar?
Bu mu örnek davranış? Yapılan adaletsizliğin üzerine gitmesi gerekirken taraf oldu.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu gereği düzenlenen Sicil notları Çok iyi olan bir Öğretmene nasıl bu kadar vurdumduymaz olunabiliyor?….

Daha ne zamana kadar güç kimdeyse adalette ondan yana olacak?

Gizlilik bahanesi olarak öne sürülen Kanun maddeleri: (Alıntı)

İdarî soruşturmaya ilişkin bilgi veya belgeler
Madde 19- Kurum ve kuruluşların yetkili birimlerince yürütülen idarî soruşturmalarla ilgili olup, açıklanması veya zamanından önce açıklanması hâlinde;
a) Kişilerin özel hayatına açıkça haksız müdahale sonucunu doğuracak,
b) Kişilerin veya soruşturmayı yürüten görevlilerin hayatını ya da güvenliğini tehlikeye sokacak,
c) Soruşturmanın güvenliğini tehlikeye düşürecek,
d) Gizli kalması gereken bilgi kaynağının açığa çıkmasına neden olacak veya soruşturma ile ilgili benzeri bilgi ve bilgi kaynaklarının temin edilmesini güçleştirecek,
Bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
Soruşturma 21.01 2008 tarihinde sonuçlandırılmış olmasından dolayı Raporun fotokopileri tarafıma verilmesinde engel teşkil edemez.

Özel hayatın gizliliği
Madde 21- Kişinin izin verdiği hâller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması hâlinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, meslekî ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.
Kamu yararının gerektirdiği hâllerde, kişisel bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluşlar tarafından, ilgili kişiye en az yedi gün önceden haber verilerek yazılı rızası alınmak koşuluyla açıklanabilir.
Benim isteğim doğrultusunda, görev yerimin değiştirilme nedenlerinin Soruşturulması ve sonuçlanması, bu Madde ile alakası yoktur ve raporun tarafıma verilmesi için hukuki engel teşkil edemez.

Kurum içi düzenlemeler
Madde 25- Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır. Ancak, söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklıdır.

Yapılan hataları örtbas etmek için uydurulmuş gizlilik bahanesi. Halbuki Rapordaki hiçbir bilgi ve belge gizlilik taşıması mümkün değildir. Alıntılar olayın anlaşılmasında kolaylık sağlanması için yapılmıştır.
Aşağıdaki Danıştay kararından alıntı bu tezimi desteklemektedir.


Danıştay: Karar No:2008/1633 (Alıntı)
2577 sayılı Yasanın 20. maddesinde öngörülen istisnai durum dışında, davacılara dava konusu işlemin dayanağı olan her türlü bilgi ve belgeyi, bu bağlamda disiplin soruşturma raporlarını istemleri halinde inceleyebilme olanağının tanınmasının hukuk devletinin, adil yargılanma hakkının ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesinin gereği olduğu, davacının istemesine karşın soruşturma raporu incelettirilmeden karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı hk.
Anılan yasa değişikliğinin gerekçesinde, " Madde ile 2577 sayılı Kanunun 20. maddesinin 3. fıkrasının sonuna eklenen cümle ile bu fıkrada sayılan haller nedeniyle mahkemeye verilmeyen bilgi ve belgelere dayanılarak ileri sürülen savunmaya göre karar verilemeyeceği öngörülerek, adalete gölge düşürmesinin önüne geçilmesi ve yargılama hukukunun delil sistemi korunmak istenmiştir. Yargılama usulü hukukunda amaç, davaya dayanak yapılan tüm belge ve delillerin tarafların bilgisine sunulması suretiyle gerçeğin ortaya çıkması ve bu suretle hukukun üstünlüğünün sağlanmasıdır. Taraf ve vekillerine incelettirilmeyen belge ve dosyaya dayanılarak karar verilmesi, davacılara gerçek anlamda iddiasını kanıtlama hakkı tanınmadığını gösterdiği gibi adalete de gölge düşürmektedir. Kaldı ki, uygulamada gizlilik taşımayan belge ve dosyalara gizlilik damgası vurularak bunların ilgililere incelettirilmesi engellenmektedir. Bu nedenle de, Kanunun 20. maddesinin 4. fıkrası da yürürlükten kaldırılmaktadır." denilmiştir.
Bu raporu er veya geç almam gerekiyor. Neden vermek istemediklerini öğrenmek istiyorum. Ne dolaplar döndüğünü görmek istiyorum.
Danıştığım Hukukçular verilmesi gerekiyor diyorlar….
Dava açarsak alırız diyorlar….
Bir dava kazandım….diğeri hala “beklemede”… üç senedir bekliyorum…
Başka dava açmaya gücüm kalmadı….
Ayrıntılar: “Çin usulü işkence” başlığı altında.

5 Aralık 2008 Cuma

İzmir MB toplantısından görüntüler 9




İzmir MB toplantısından görüntüler 8
















İzmir MB toplantısından görüntüler 7
















İzmir MB toplantısından görüntüler 6











İzmir MB toplantısından görüntüler 5
















İzmir MB toplantısından görüntüler 4
















İzmir MB toplantısından görüntüler 3
















İzmir MB toplantısından görüntüler 2
















İzmir MB toplantısından görüntüler 1
















08.Çin usulü işkence...

MEB-destek olması gerekirken köstek oldu.

İl MEM’de umduğumu bulamayınca, Birinci seçeneğin ikinci kısmını devreye sokmak zorunda kaldım. Neydi o seçenek? (önceki yazıma bkz.)
Şayet, Soruşturmaya itirazım kabul görmediği takdirde, Bakanlığa başvurmak idi.
09.02.2007 tarihinde, önceki Okuluma 1990 senesinde tayinimi yapan ve mutlaka adaletli inceleme sonucu, hakikatleri ortaya çıkaracağına inandığım Bakanlığa müracaatta bulundum.
Dilekçemin içeriği şöyleydi:

1.Usulüne uygun yürütülmeyen,
- Sicil notlarıma göre “çok iyi” Öğretmen olmama rağmen;
- Emeklilik noktasına gelmiş olmama rağmen;
- Okulda en kıdemli (36 yıl) olmama rağmen;
- Yüksek tahsil görmüş olmama rağmen;
- Kendimin ve eşimin ağır hastalıklarına rağmen;
- Soruşturulması istenen dört iddiadan, üçünün soruşturmacı tarafından düşürülmesine rağmen;
- Kalan bir iddia, hiç derslerine girmediğim öğrencilerin bilinçli olarak ifadelerinin alınmasından sonra, düşmesi gerekmesinden sonra;
Soruşturma sonucu görev yerimin değiştirilmesini asla doğru bulmuyorum. Gereğinin yapılması…

2. Nedenlerini bilmediğim iftiralardan aklanmam için, benim Öğretmen olarak çalışmalarımı, inceden inceye incelenmesi ve değerlendirilmesi. (Bunu isteyen veya isteyebilen tek kişi olduğumu düşünüyorum…)

Dilekçemin ek’inde ve daha sonra ilgili bilgi ve belgeleri sunduktan sonra (Üç adet CD) olumlu cevabı beklemeye koyuldum. Yedi ay sonra:

11.09.2007 tarihinde aldığım yazıda deniyor ki: “İnceleme yapılmasına gerek duyulmadığı;”- yani, sen ne istersen iste, hiç önemli değil. Biz pire için yorganı yakamayız anlamında bir cevap?! 7 ay sonra böyle cevap mı olur Allah aşkına?

11.11.2007 tarihinde, bu sefer “Bakan’a özel” şikayette bulundum.
İnceleme/Soruşturma açılmasına açıldı da, mağdur olarak benimle yüz yüze konuşabilecek muhatabım olmadı. Şeytanın tam yandan kaçtığı gibi benden kaçtılar.

14.02.2008 tarihinde, üç ay sonra aldığım “Kişiye Özel” yazıda deniyor ki: “Bakanlık Müfettişince yapılan inceleme sonucu düzenlenen ilgi (b) raporda; adı geçen hakkındaki iddiaların doğruluk kazanmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir." İmza Bakan a. Genel Müdür Yardımcısı V.

Nerden nereye? Ben Han’dan bahsediyorum onlar ise Hamam’dan bahsediyorlar. Hesaplarına geldiği gibi anlamışlar. Madem öyle, neden 7+3= 10 ay bekletildim? Bir günde çözülebilecek bir olay 300 gün sonra, hayır…olmaz… biz çoğunluğuz ve güçlüyüz…sen ise teksin ve güçsüz tarafsın! Olayların nasıl geliştiğini gayet net biliyorum da…şimdi konuyu fazla uzatmak istemiyorum.
Bakandan beklediğim cevabı sıradan bir “yardımcı vekil”den alıyorum?!

Avrupa Birliği uyum yasalarından, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’na istinaden;
06.03.2008 tarihinde, taraf olduğum Raporun tamamı tarafıma verilmesi hakkında elektronik müracaatta bulundum.
18.03.2008 tarihinde aldığım iletide deniyor ki: Raporun ilk ve son sayfası gönderilmiştir.

28.07.2008 tarihinde, gönderilen iki sayfanın bilgi edinmek için yeterli bulunmadığından, raporun tamamı verilmesi hakkında müracaatta bulundum;
13.08.2008 tarihinde aldığım iletide deniyor ki: Raporun ilgili kısımları size verildiğinden, yapılacak başka bir işlem bulunmamaktadır.

16.09.2008 tarihinde, bu sefer de tekrar Bakanın dikkatine:

Sayın Doç. Dr. ………..
……………… Bakanı


İLGİLİ: 1. 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu;
2. Aynı Kanunun Uygulamasına İlişkin Yönetmelik;
3. Genelge 2005/43
4. T.C. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun: No: 2008/ 1633 Kararı

KONU: 22.01.2008 tarihli 8863/4.3 Sayılı İnceleme/Soruşturma Raporu

Daha önce yapmış olduğum elektronik müracaatlarımdan olumlu sonuç alamadım. İlk müracaatımın sonunda raporun ilk ve son sayfalarının fotokopileri gönderildi. İnceleme/Soruşturma başlatılmasının ana muhatabı olarak, hangi verilere dayanarak bu sonuca varıldığı hakkında bu iki sayfadan bilgi edinmek mümkün değildi. İkinci müracaatımın (28 Temmuz 2008) cevabında ise: 13 Ağustos 2008 tarihinde aldığım E-mailde: “Kurum dışı bilgi gerektiğinden dolayı başvurunuzun cevap süresi 15 iş gününden 30 iş gününe uzatılmıştır” deniyor. Bir saat sonra gönderilen E-maildeki cevap metni: “Başvurunuz 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 19,21,25 Maddeleri gereğince raporun ilgili bölümleri daha önce tarafınıza verildiğinden yapılacak başka bir işlem bulunmamaktadır” deniyor.
Soruşturmanın ana muhatabı olarak, AV md. 36 ya göre davaya konu edilebilecek sonuçlanmış raporun talep edilmesi, hak arama hürriyetime dayandığından 22.01.2008 tarihli 8863/ 4.3 Sayılı İnceleme/Soruşturma Raporunun ekleriyle birlikte tamamının fotokopileri tarafıma gönderilmesi için izninizi talep ediyorum. 16.09.2008
Saygılar.


/Emekli Öğretmen/

25.09.2008 tarihinde aldığım cevapta deniyor ki: “…belgeli raporun 4982 Sayılı Bilgi Edinme Kanununun 19,21 ve 25. maddeleri gereğince tarafınıza gönderilmesi mümkün değildir.” Deyip son noktayı koyduklarını zannediyorlar…
Yazıda zikredilen maddeler, devlet sırrı olan belgeler için geçerlidir. Ben ne istihbaratta çalıştım, ne de yüksek mevkide çalıştım?! Sıradan bir Emekli Öğretmen hakkında ne tür gizli belgeler olabilir ki?!
Kendileri (devleti temsil edemeyenler), pireyi deve yaparak, yapılan hatalar zincirine sürekli büyük hatalar ekleyerek, durumu çıkmaz hale getirdiler ve şimdide gizlilik bahanesi uydurarak ucuz kurtulmak istiyorlar. Böylelikle hatalar zincirine büyük bir hata halkası eklemiş oldular.

Avazım yettiği kadar yüksek sesle soruyorum:

Neden bizi, Kurumlar içinde hasıl olan problemleri yerinde çözümlemek varken, olayları Mahkemelere taşımak zorunda bırakıyorsunuz???

Neden Adalet Sistemimizin giderek artan yükünü daha da artırmaya çalışıyorsunuz???

Neden beni b.ktan bir iş için ÜÇ SENEDİR bekletiyorsunuz???

Neden Adalet Sistemimizin yükünü azaltmak için Halk Mahkemeleri kurmuyorsunuz??? (Bu teklifimi TBMM’ne kadar taşımak için kararlıyım)

…devamı var…