14 Kasım 2008 Cuma

01.Çin usulü işkence...


Teklif
Ne zaman ilişki için söz konusu olduğunda, ilk akıla gelen cinsel ilişkidir. Bu erkeklerde de öyledir, kadınlarda da. Açıklaması pek de zor değil. Esasında birey, hangi ilişkide problem yaşadıysa, problemin büyüklüğüne orantılı olarak, ilk önce o ilişki aklına gelir.
Hayatımızın tamamı ilişkilerle dolu bir süreçtir. Doğduğumuzda başlarlar ölüğümüzle beraber biterler. İlişki türlerini kategorize etme olasılığı çok az ve hatta mümkün değil gibi görüyorum. (çünkü denemesini yaptım ve tıkanıp kaldım)
Kötü ilişkiler sonucu:
--nice aileler boşanıyor;
-- nice insanların hayatları altüst oluyor;
-- nice insanların sağlıkları bozuluyor;
-- nice insanların gelecekleri sönüyor;
-- nice mahkeme salonları dolup taşıyor;
-- nice insanlar katil olup cezaevlerinde çürüyorlar;
-- nice insanlar daha bir sürü olumsuzluklarla karşı karşıya kalıyorlar;
İlişki türlerinden birçoğunun yazılı kuralları yoktur ama birçoğunun vardır.
Örneğin: Amir-memur ilişkileri gibi…
Her nevi ilişki: bir taraftan en azından iki zat arasında geliştiğinden, diğer taraftan da, insan karakterleri yeryüzünde insan sayısına eşit olduğundan; sübjektif bir eylemdir. (Sivrisineğin kendi tartısında 100 kilo geldiği gibi…)

Siz böylesini hiç gördünüz mü?:
-- Memur ile ilişki problemini, yalan yanlış “Kişiye Özel” yazılarla çözmeye çalışan bir Amir?
-- Bulunduğu müesseseyi ilkel ve “aşiret” yöntemleriyle yönetmeye çalışan bir Amir?
-- Emekliliğini hak etmiş, bir sürü hastalıklarla boğuşan, kıdemi (36 yıl) ve Sicil notu ortalaması “Çok iyi” olan memur hakkında, bir üst Amire şikayette bulunarak, görev yerinin başka bir yere değiştirilmesine neden olan bir Amir?
-- Yaptığı şikayet sonucu görevlendirilen Soruşturmacı ile birlik olup, memuru tanımayan kişilerin tanık ifadelerine başvurularak, memurun durumuna hiç de uygun olmayan, başka bir yere “sürgün” edilmesine neden olan bir Amir?
Ben gördüm ve bizzat yaşadım. Olay gününden üç küsur yıl geçmesine rağmen, hala yaşamaya devam ediyorum.
Haksızlık (Adaletsizlik) duygusu nedir biliyor musunuz? Ben biliyorum:
-- İnsanın içini kemiren bir duygu;
-- İnsanın, insani değerlerini altüst eden bir duygu;
-- Geceleri-gündüzleri hep aklını kurcalayan ve “Neden?” sorusuna cevap aratan bir duygu;

“Paylaşılan acı yarım acıdır” derler ya… İlk Blog’umda Angut kuşları arasındaki ilişkilerden bahsetmem tesadüf değildir. Adaletten yana olan aktif ziyaretçilerime bir atıftır, bir yardım çağrısıdır.

Benim doğduğum, büyüdüğüm ve yüksek tahsil aldığım ülkede bir zamanlar Halk Mahkemeleri vardı. Bu Mahkemeler her nevi davalara esas Mahkemelerden önce bakıyorlardı ve duruşma tutanaklarını onlara gönderiyorlardı. Böylelikle esas Mahkeme kararlarının hata oranını düşürüyorlardı.
Bulunduğumuz Blog da, benzeri inceleme ve değerlendirme ortamı mevcut.
Sözün kısası, şöyle bir teklif getiriyorum:
Milliyet Blog yönetiminin OLUR’u ve desteği ile: “Blog İnceleme ve Değerlendirme Grubu” oluşturalım.
Bu Grubun görevi, “Davacı”nın kendi Blog’unda sunduğu inceleme ve değerlendirme istemli yazısını ve ek bilgi ve belgeler bazında ve yapılan tüm yorumları dikkate nazara alarak makul bir süre içersinde değerlendirme yazısı oluşturmasından ibaret olmasıdır.
Böylelikle:
1. Milliyet okurlarının ilgisi kat kat artacaktır;
2. Millete vasıflı hizmet sağlanacaktır;
3. Mağdur durumda olanların biraz da olsa yürekleri serinleyecektir;
4. Milliyet Blog Üyelerinin aktivitesi artacaktır;(bilhassa hukukçuların)
5. Milletin Hukuk bilgileri artacaktır;
6. Hukuk Fakültelerinde, Probleme Dayalı Eğitim konusunda Fakülte öğrencilerine (geleceğin hukukçuları) katkıda bulunulacaktır; (9 Eylül Hukuk Fakültesi İnternet Sitesine bkz. )

Teklifim kayda değer bulunduğu takdirde ilk “Davacı” adayı olmak isterim !!!

Sevgi değer Ziyaretçilerim, “evet” veya “uygundur” diyenler kısa mesaj gönderebilirsiniz.

Biraz daha ayrıntılarına inelim...


Devlet İstatistik Kurumun verilerine göre:
Bir senede açılan dava sayısı……~ 5,5 milyon
Karara bağlanan ……… 3,3 milyon ( % 60)
Sonraki yıla devredilen… 2,2 milyon (% 40)
Hakim sayısı…… ~6,200
1 hakime 1 yılda düşen dava sayısı….~ 900
1 davaya bakma zamanı ……………~ 2 saat 24 dk. (Sayfalarca dava dosyalarını inceleme dahil)
Danıştay da bakılan davalar…… ~157,200
Karara bağlananlar……. ………. ~ 69,500 %44
Sonraki yıla devredilenler ……… ~ 82,000 %52
Belirsiz …….. ~ 5,700 %4

Mahkemelerin yükü ağır olmasından dolayı:
— Olan yine vatandaşa oluyor.
— Kararların yıllarca bekletilmesi…
— Mahkemelerce İnceleme için zaman yetersizliğinden dolayı yanlış kararların alınması…
— AİHM başvuruların giderek artması… (şu anda 11,000 civarında)
— Devler tarafından yüksek tazminatların ödenmesi… (on milyonlarca…)

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Programında bu konuda taahhütlerine rağmen şu ana kadar bir şey yapılmamıştır ve yapmaları da mümkün görünmüyor.
"Geciken Adalet Adaletsizliktir" demiştiniz hani?


Konu ile ilgili, bir Yeni Asır gazetesinin haberini okudum.
Adalet sistemimizin işleyişi hakkında ilgisi ve bilgisi olmayanlar bu haberi gülümseyerek geçiştirmişlerdir muhakkak.
Haberin hiçte küçümsenecek tarafı yok bence…

İlk önce habere şöyle bir göz atalım.
Haberde deniyor ki:
“ Güzelbahçe ilçesine bağlı Payamlı köyü sakinleri, devletin mahkemelerini meşgul etmek istemedikleri gerekçesiyle küçük anlaşmazlıkları çözmek için muhtar İlhan Pınar öncülüğünde kendi sembolik mahkemelerini kurdu.”
Muhtar diyor ki:
“Kanunda muhtarın uzlaştırma yetkisinden bahsediliyor. Biz de buna dayanarak bu uygulamayı 4 yıldır yapıyoruz. Yaptığımız şey yargılama anlamına gelmiyor. Mahkeme adı üstünde temsili ve sorunlarımızı kendimiz konuşarak, tartışarak çözebildiğimizi görüyoruz. Yılda ortalama 30 dava çözüme kavuşuyor. Hem halkın hem tarafların memnun olduklarını da görüyoruz. Muhtar heyeti zaten seçimle işbaşına gelen kişilerden oluşuyor. Bilirkişiler de bu heyet içinden seçiliyor. Böylelikle mahkemelerin işini azaltmış oluyoruz. İnsanlarımızın birbirine saygısı oluğu müddetçe çözülmeyecek sorun olmadığını göstermek istiyoruz.”
Davacılardan biri diyor ki:
“Şimdi mahkemeye gitsem en az 1 yıl bu kadar basit bir nedenden dolayı uğraşırdım. Hem mahkemelerin uğraşacağı daha önemli konular var hem de komşularla yüz yüze bakıyoruz. Sorunların yerinde çözülmesi daha uygun oluyor.”
Haberin devamında deniyor ki:
“Aslına benzeyen mahkemenin temsili hâkimi muhtar, üyeleri ve bilirkişileri ise ihtiyar heyetinden oluşuyor. Taraflar kendilerini bir avukat gibi savunuyor.”

Bu örnek, tüm devlet dairelerinde ve özel şirketlerde, Sendikaların da katılımı ile uygulanabileceğine hiç şüphem yok.
Bu konuda vatandaş olarak mağdur olduğum için ilgililerin dikkatini çekme gayretinde bulundum. "Adalet herkese lazım olacak." Sakın geçiştirmeyelim…

Emekli Öğretmen

Hiç yorum yok: