14 Kasım 2008 Cuma

02.Çin usulü işkence...

Blogger'in açılmasına çok sevindim...
Dün sabah, erkenden elimi yüzümü yıkamadan pc’nin başına oturdum. Merak ettiğim konularda gelişme var mı….yok mu diye MB açtım ve birkaç gündür kafamda dolaşan MB hakkında “Ben bu Okulu sevdim…” başlıklı yazımın müsveddesini yazmaya koyuldum.
Bir ara, blogların kapatılmasıyla ilgili “protestomuzun son durumu hakkında bilgi edinmek için gezinmeye başladım ve işteee müjdeli haber….
Bloggeri ve Blogspotu kapatan Diyarbakır Mahkemesi (protestolar sonucu olsa gerek) ikinci bir kararla kapatılan blogları açmışşşş…..
Cuma günü kapatılan site Salı günü (3-4 gün sonra) açılabileceğine inanamadığım için bi bakayım dedim…ve..okadar emek verdiğim bloglarım karşıma geliverdiler…..
Çocuklar gibi sevindimmm….
“Birlikten kuvvet doğar” diyenler boşuna dememişler bunu…..
Derken öğlen olmuş….hiçte farkında olmadan…

Bir an, ipini koparmış bir it gibi “Koğuş”umun kapısından fırtına gibi içeriye giren: eşim:
-- Yeteeeeerrrr! Bıktım usandım artık senden! Her taraf duman….. Senin şu bitmez tükenmez işlerinden bıktım artık. Kapanmışın şu küçücük odaya gece gündüz demeden…. Hem kendini mahvediyorsun… hem beni mahvediyorsun…. Yeter artıııııık…yeter…. Senin aradığın adalet yok bu dünyada….yok! Kim kaybetmişte sen bulacaksın??? Benim yanıma gelen hastaları sen bi görsen…..Kiminin bacakları kesilmiş… kiminin kolları kesilmiş…. Ben seninle daha fazla uğraşamayacaaaaaam…Bu evden gidiyorum ve bi daha dönmeyecem….şimdi çocuklarımı toplayıp onlara da söyleyecem….

Bütün bunları bir hamlede beynime boşaltıp kapımı anormal bir şekilde kapatıp çıkıp gitti. Kulak zarlarım hasar görmesin diye iyi ki hafifçe kapatmışım… Benzeri fırtınalar daha önceleri görmüştüm ama bu kadarını ilk defa görüyordum.
Birkaç dakika sonra annesinin çığlıklarını duyan kızım geldi yanıma:
-- Baba, ne oldu da annem isyan etti yine? Çığlıklarını ta komşular duydular.
--Kızım, vallahi ben de pek anlayamadım sebebini. Sarıca arısı yutmuş gibi bir hali vardı.
--Bişe görmüş burada… Nedir o annemin gördüğü?
--Ne olacak? Kül tablasını ve içindeki izmaritleri gördü.
Kızım gülümseyerek:
--Anladım…. Haydi baba, yemek hazır. Yemek yemeye gidelim….
-- Kendimi biraz toparlayayım…..sonra gelirim….

Yarım saat sonra üst katta mutfağın kapısını açtığımda: Bütün millet (oğlum, kızım, gelinim, minik torunum ve anneleri) beni bekliyordu.
Ben sandalyeme oturmazdan önce sabırsızlıkla anneleri:
-- İşte babanız burada siz de buradasınız. Ben bu evden gidiyorum. Ne haliniz varsa bensiz görün.
-- Dur! Biraz acele etmiyor musun? Benim cevap hakkım yok mu?
-- Hak mak bilmem ben. Sen hak ararken benim ömrüm tükendi. Bulaşık, yalaşık, temizlik derken geriye ne kaldı? Gören de yok, yardım eden de yok….
-- Bu evin kölesi sen olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama senelerdir benim karım olmadığını sadece ben biliyorum. Eğer sen gidersen bir daha bu eve senin gibisini bulamayız. (Google’de arasak bile…) Şunu da bilmeni istiyorum. Çocuklarımızı ve bir tek torunumuzu o kadar sevdiğini bildiğim halde, evimizden ayrılmayı tercih edersen, bil ki, ben sağ oldukça bir daha bu eve dönemezsin.
--Neden dönemeyecekmişim?
-- Tükürdüğünü yalayanları benim sevmediğimi biliyorsun. İnsan doğduğu yere geri dönemediği; gömüldüğü yerden çıkamadığı gibi, bu da onlara benzer bir durum olacak.
-- Bu evde benim de hakkım var. Ben istediğim zaman dönerim.
-- Çok ısrar ediyorsan, cehennemin öbür ucuna kadar yolun açık. Denemek istiyorsan dene!
Çocuklar….beni iyi dinleyin!
Ben kendi sağlığıma hiç önem vermediğimi siz de görüyorsunuz. Bunu aptallığıma bağlamayın sakın. Yapı meselesi… Annenizin bu isyanı da buna bağlı olduğuna inanıyorum. Beni erken veya zamansız kaybetmek istemediğindendir. Benim, kendi koğuşumda ne zaman ne yaptığımı, ne kadar üzüldüğümü, ne kadar zorlandığımı, dışarıdan da olsa bilen tek kişi. Onun için beni bırakın ve annenize sahip çıkın derim.

Zamanı geldikten sonra bu yazımı ve devamını müsait zaman buldukça okuduğunuzda belki beni anlarsınız. Anlamasanız da birşey olmaz….kendinize iyi bakın ve birlik olun!!!

İşte burada gözyaşlarıma hakım olamadım….sanki yarın beni idama götüreceklermiş de, vedalaşıyorum gibi bir hisse kapıldım. Kusura bakmayın.

Not:Bu hisse, çocuklarımın önünde değil, koğuşumda işbu yazımı yazarken kapıldım.

….devamı olacak…

Hiç yorum yok: